17 Ocak 2014 Cuma

zülcenah



1.
toprağın üzerine yönler çiziyor...
neyi gösterdiğini bir tek kendilerinin bildiği işaretler...
takip edildiğinde seni işaretin tâ kendisinden başka birşeye götürmeyen...

ardından ağlayarak geziyor o günden beri..
ardından ağlayacak şeylerle dolu kütüphanelerde geziyor...
barındırdığı insanların kafalarını koparıp çiğneyen medeniyetlerin içinde geziyor...

2
bir şey mi mırıldanıyor...
kişniyor mu...
habis mi...
ayağı kırılsa kendi kendini vurur mu...
insanlık dışında duruyor...
orada mutlu...
ardından ağlıyor...
ardından ağlıyor...
asla geri gelmeyecek olanın 
ardından ağlıyor...

3.
kendi ağzını yiyiyor gözlerimin önünde...
ayaklarındaki nalları dişleri ile söküyor...
dizkapaklarını kıracak kadar yüksek bir şiddetle yerlere düşüyor
TAK x 4
dizlerini kırıyor...
TAK TAK x 4
sırçadan yapılmış gövdesini milim milim parçalıyor...
TAK TAK TAK TAK x 4
matematiği bile müziği bile bedeninde en değişilmez olanın bile yerini değiştiriyor.
kuyruğunu koparıp kulağına takıyor...
sayıları parçalıyor...
ritmi...
titreşmiyor artık...
artık saymıyor...
ne de şarkı söylüyor...
TAk...

4.
ona narlar sunuyorum,
nehirlerin içinde ayıklanmış tek tek narlar sunuyorum...
bizi insanlık dışına götürmesini umuyorum...
"yok daha fazla canavarlık" demesini...
"yok artık geçti hepsi"
ona buğday taneleri sunuyorum, sayıyla...
tekrar matematiğe geri gelmesini umuyorum
ona bademler sunuyorum, incirler...sayıyla...
göğüs kafesimi göğüs kafesine çarpıyorum şiddetle...müziğin geri gelmesi için...
dudaklarımı dudaklarına yapıştırıyorum...
üfleyebileceğim herşeyi üflüyorum, ciğerimin tâ kendisini üflüyorum...
geri gelmeyeceğini bilerek artık toprağın kendisine dönüşmüş olan işaretleri izliyorum
beni işaretlerden başka birşeye götürmeyen işaretleri izliyorum...

5.
siz hiç ağlayan bir atın gözlerinin içindeki karanlığa baktınız mı...
bakmayın...
canınızı bu kadar acıtmayın...

...
(sürekli tekrar eden rüyalarımda tek bildiğim bir odadayım, kocaman fransız pencerelerden artık bitmiş olan bir zamanın son kırıntılarına bakıyorum, ufuk çizgisi belirsiz bir denizin içinden hayallerimizden büyük bir balina geçtiği yerin ardında hiçlik bırakarak tüm evreni siliyor, artık ardından ağlayacak birşey kalmadığını söylüyor bana, yumuşak toynaklarıyla çıplak sırtıma sarılıyor, "bitti" diyor, "yok daha fazla canavarlık"...gözlerimizin önünde herşey bitiyor...balina bize doğru geliyor, sürekli tekrar eden rüyalarımda bir odadayım;onunlayım, bitmek üzereyim.bu bana huzur veriyor,bu bana onu veriyor, "neredeydin" diye soruyorum, "sevgilim"...artık ardından ağlayacak birşey kalmadı, bitti çünkü herşey....
herşey bitti çünkü kalmadı artık ardından ağlayacak birşey..."insanlık dışı bu" diyorum...gülümsüyoruz...)


Hiç yorum yok: