20 Temmuz 2014 Pazar

kuyruğa övgü.

yok canavarlık ... artık yok canavarlık...
artık öldük....bak, bitti herşey...
artık birbirimizi öldüreceğimizden korkmadan...
artık ölü olanın bıraktığı boşluğun kalıbıyla alınmış olanı affedebiliriz....
artık sadece kendimize dair olabiliriz....
artık yok...yok artık...canavarlık...
o, şu an kendini bir başkasının rü'asına sokmaya çalışıyor...
boşluğu görmek...
ne büyük kumar...
oysa şimdi o, bir başkasının rü'asında bir boşluk olarak görülmenin derdiyle uğraşıyor...

"bir kedi olsam, kuyruğum bana ya söverdi ya da överdi beni..." diyor kedi...
bırakılan boşlukların yanından geçiyor,
hiçbir iz bırakmıyor kedi...
ne de bir canavarlık...
ne de bir miras... ( yapış yapış,
 / belki de reddedilmesi baştan doğru )

hiçbi' halta karışmıyor kedi...
ne de bir canavarlık...

bir yanım, bir yerde yanıyor
başka bir yanım
başka bir yerde...

"bir kedi olsam ya kuyruğum överdi beni...
ya da kuyruğum söverdi bana..."

bak...
usul usul
geliyor
geriden
kediler...
teslim ettiklerini geri almaya...
çokca başarısızdık....
çokça canavarlık'tı
hep canavarlık



...

6 Temmuz 2014 Pazar

bi' gün




"işte bur'da!" diye bağırdı...
"tam bur'da...kenara köşeye sıkıştırılmış bir yürek mevcûttur bur'da..."
hem saklayana hem saklanılana ağır bir yürek...
kenarların kendilerinden vazgeçtikleri köşe noktalarda yuvalanan bir yürek mevcuttur bur'da...
bur'da...bur'da işte...dolmuşun en arka koltuğunun altında,
yerel radyonun kayboluverecek olan  tanıdıklığında 
bir yürek mevcûttur bur'da...
kaşıntılar içinde uyuz bir yürek...
işte öyle cildi cılk yaralar içinde bir yürek mevcûttur bur'da...bu sabahta...
siz bir yerden bir yere atlamaya çalışırken sizin altınıza kendini seren...
yerçekimini çok seven...
tam zemine değecekken değmeyen, 
değmemeyi tercih eden...
işte öyle bir yürek vardır bur'da...
tam da gelmek üz're olan bu ağzı dumanlı sabahta...

ağzı yüzü duman dolu bir sabah gelmektedir bu ar'ada..
herşey baştan başlar gibi yapacaktır şimdi...
...ya da biraz sonra...
herşey yepyenilen'miş, bayram sabahlan'mış, ayakkabılan'mış, mutlulan'mış gibi yapacaktır....
...biraz sonra...
nem oranı düşmüş gibi olacak, bazı çicekler olanları duymamış gibi yapacaktır...
...biraz sonra....
gelmek üzere olan ağzı duman olan sabahta....
şehir, kendi üzerine yüzbinince kez çizilmiş yolların kemiklerinden yorgun...
şehrin skolyozu üzerine inşa edilmiş bir sabah gelmektedir 
...bu ar'ada...
doğuştan sakat,
birbirini seven iki çocuğun nefesi ile beslenen bir kuvozde astımlı,
doğuştan sakat bir sabah gelmektedir....
...bu ar'ada...

bi' uyuz yürek'in ağzı duman dolu bir sabaha karşı hiç şansı yoktur....
dünya üzerinde bi' gün daha, bir yüreğin yenilgisi ile başlamaktadır...
bi' gün olacaktır...
belki de...
bi gün olmalıdır...
hiç bir yürek o gün - ne kadar uyuz olsa da - kırılmamalıdır...

bi' gün, dünya üzerinde hiç bi' yürek kırılmayacaktır...
bi gün...