2 Aralık 2013 Pazartesi

d22


D22'de....

(saat 22.07
biraz iyi niyet...neler yaptırabilir bir sokak kedisine...inanamazsın...

erkek kedilerin kapılarını beklediği evlerde
kapıları vuran neyse...
işte o...
hatırlıyor musun ?
dilbilgisinin bir çataldan daha az işe yaradığı zamanlardı
herşey sıcaktı, lavdı...
herşey heyecanlı
ve bir o kadar eşine rastlanılmazdı...)

(saat 01.52
kapıda evi olmayan biri uyuyor.
o uyku ile evde uyunan uyku arasındaki on farkı sayınız!)

daha fazla canavarlık yok...
yoktu daha fazla canavarlık...

herkes kardeş, herkes dost, herkes bir o kadar da uzlaşılmazdı...

herşey bir ah...tı...

işte o zamanlardı...

bu bir açıdan mutsuzluk, bunların hepsi bir mutsuzluk...
bunların hepsi bir düşünüş
bir anlığına bedenini ele geçiren bir şeytan, bir tür cin...düşünüş...
kendini ikna ettiğin bi şiy...
kendine şekil verdiğin bir şey...bi şiy...
bi tür matematik arayışı...
bunlar bi...şiy...kedilerin bildiği bi şiy...
konuşmaya tenezzül etmeyenlerde bizim bilmediğimiz bi şiy var..işte o bişiy...

kapıda, uyumaya devam ediyor...

kanapenin
çekyatın üzerine teslim edilmiş bedenin ayağa kalkması için bir neden arayışı...
çizgilerin sayısı
mavilerin sarılara karşı yengisi...bunda bir kehanet var...var mı...
bir anlaşılma isteği...
bir ritm...bir skor...
dolmuşa bindiğinde insanlarla iletişebilmene yarayacak bir yöntem arayışı
hep bir halledebilme isteği...

erkek kedilerin kapılarını beklediği evlerde
kapıları vuran neyse...

kedilerin sevdiği müzikleri dinliyorum
ikna oldukları
üzerine bir yaşam inşa ettikleri
her gördüğüm bedeni hepimizi tamamlayan bir sevişmenin içinde hayal ediyorum...
bir tür teslim olma hali...
bir azınlık olma hali...
bir kayrılma isteği...bir tür affedilme...bir tür alkışlanma isteği...bir tür...

bunlar hep sonradan hatırlandığında
yaşadığına ikna olacağan anlardı...

galata...
kar geliyor...

Hiç yorum yok: