16 Eylül 2014 Salı

el vermek

biliyorum...
ellerinden ellerime bir kahve rengi bulaşıyor,
kendi içinde bir ahlakı / bir hüznü olan bir eskime...
"merak etme" diyorsun...
omuzunun üzerinden geçen iki martı
...önce birbirine paralel...
...sonra aniden uzaklaşırlar birbirlerinden...
"merak etme...unutmak değil hatırlamak acı verir insana" diyorsun...
elindeki tüm renkleri,
birbirlerinden ve bizden uzaklaşan martılara atıyorsun...
elele tutuşuyoruz...
dünyanın en eski kahverengisini ve tüm alfabelerin ilk harfini
ellerinden elime veriyorsun...
uzaklaşan martıları izlerken
ellerim ellerinden öğreniyor...
el veriyorsun...

"unutmak" diyorsun "daha az acı verir hatırlamaktan..."
senden miras kimyasallarıma sarılıyorum bedenimin içinde...

bir geyiği, bir rakunu ve bir tavus kuşunu
kendi bedeninden aynı anda benim bedenimin içine doğuruyorsun...
tüm hayvanat...bir iklim...bir kaç martı...
hep beraber sana yakınlaşıyoruz...
kuyruklarımızı altımıza sıkıştırıp sakinleşiyoruz

hayır, ehlileşmiyoruz...
sadece sakinleşiyor,
mırlıyor ve kafalarımızı senin dizlerine bırakıyoruz...

kendi kendiğimizi doğurduğumuz bir döngü içinde
"büyük yıl geldi" diyorsun...
artık gitmekten korkmuyorum...
ellerin ellerimin içinde...

ı ıh
korkmuyorum...







Hiç yorum yok: