21 Ağustos 2010 Cumartesi

a solo for "green grass"



ilkel olan ne varsa, ona dönesim vardı...
moda bunun için iyi bir yer değildi....

ilk sarı araca atladım
kalabalığın yeterince gürültüü olduğu bir yere kadar sürmesini
beni orda indirmesini
ama önce radyodan green grass çalan bir radyo bulmasını söyledim
şöföre

buldu

o an aşka benzer bişiy yaşadık...

ben genelde aşka benzer şeyler yaşayan bir oğlan değilim...

limanlarda ya da parklarda ya da ışıkların altında
aşka benzer şeyler yaşayan bir oğlan değilim



green grass çalıyordu
şehir şurup gibi camdan içeri akıyordu
benim içimde - sevdiğim bir yazarın tâbiriyle-bıçaklar çevriliyordu
aklıma gelen her cümleyi sanki ahmet kaya kuruyordu
bir çeker giderdim
bir vurur severdim
bir düşer gülerdim
o derece mert ve solcu bir hırka"m" vardı sanki üzerimde

işte taksici ben de bunu sevdiğini söyledi...
beni hep böyle kafası karışık görmek istediğini belirtti...
bu gecelik nostalji olsun diye gece tarifesine geçti...
hiç pazarlık yapacak gücüm yoktu...

yapmadım...

ben hiç pazarlık yapamadım sanırım...

aklımın içinde daha önce hatıratımdan çıkmayan bir şeyin ekskliğ vardı
ipi bırakılmış bir balon gibiyim
gibiydim...
green grass da bir şey kırılıyordu
bana ne hatırlatıyordu bu
hatırlayamadım

her ahmet kaya şarkısı gibi meydanda kalabalığa karıştım...
adımlarımın içinde şehirin yüzüne tüküren bir şey vardı
arkamda aşka benzer bişiy bırakmıştım
bir mike hammer romanı gibi tehlike doluydum
her yerimden beceriksiz bir erkeklik akıyordu

ben bunu daha önce yaşamıştım
diyorum
daha sonra yaşayacağımı da biiyorum

Hiç yorum yok: