29 Ağustos 2010 Pazar

..upuzun bir koridordan geçmeye niyetlenmiştim
evdeydim
dışarıdaydım
orada ve buradaydım...

birinin elimi tutması için bekliyor ve walkmanli günlerimi düşünüyordum...

herşey olur herşey geçerdi
hepsi biter hayat kalırdı...

cebimin ekranında kendi kuyruğunu kovalayan bir yılan...

herşey beni imliyor hayatımda...

evden çıkıyorum
dışarıdan çıkıyorum
insanları geçiyorum

bir boş istanbul sabahının içine tüküreleceğimi bilerek
o kendini azarlar halime geri dönüyorum.

kendimden memnun olmuyorum
hayır

ben, olmuyorum...memnun olmuyorum...

pencereden akanlar bunlar..
yine taksideydim...

hareket eden bir aracın içinde yol alan sızı...
o katı sızı...
ellerim hiç kaskatı olmamıştı, bilemezdim..
başka türlü hareket edemezdim...

sekerek geziyorum
tek ayaklı br canlı gibi şehrin bu zamana ait meydanlarında
unutulmuş bir yarı tanrı gibi...

öyle dolanıyorum...
taksiler ayağıma giydiğim taksiler
ayaklarımın altında ayakkabı..izmarit lekesi dolu bir bergen şarkısı taksiler...

ben uzun bir yolu taksi yolculuklarına bölüp
bir yere varamıyorum

Hiç yorum yok: