23 Aralık 2014 Salı

nostalgia at witching hour for neil gaiman / papalegba / ayazağa




00:00
witching hour in golgotha
kuzeye hava güneye toprak batıya ateş doğuya su
dördün yanına kök gövde tohum
yedilerin içinde başka sayılar

iç içe geçen iki spiral
başlarından tuz giren dışarıya şeker çıkar, şeker giren kömür.

tanrıların ve iklimlerin hayvanlarla insanların çocukları olmasına izin verdiği zamandan kalan kemikler birbirine miyavlar havlar kişner meler kükrer ağlar dert yanar.
sarmal bedenin kökünde iç içe geçen ne varsa 
dönerek kendi içinde kaybolan
kendini her yerde terk eder.
bir tanrı bir memleketi terk eder gibi bir peygamberi terk eder
bacakları nehirler gibi büyük canlılar kasıklarından yağmur terler, 
orman tohumlar, kraterlerde uyurlar.
ağızlarından, memelerinden, apış aralarından ve nasırlarından ibaret kadınlar
önlerine çıkan her şeyi ısırır, koparır, parçalar ve kusar.
ay dilediğinde yörüngesinden çıkar, bir çöle yaklaşır, bir çöle yaslanır, onun omuzlarında uyuyakalır.
insan, daha bir fikirden ibarettir bazı başka fikirlerin aklında.
henüz nefes almak icat edilmemiştir, hava ne içe çekilmiş ne de dışarıya tükürülmüştür, 
henüz havaya ne ciğer ne de "ah" değmemiştir.
kediler henüz katılaşmamışlardır, magmanın içinde sıvı toprak olarak kuyruklarını altlarına toplamış,
mırıldanmaktan ibarettirler.
dünyanın göbeğindeki kedi gözü güneşin ışığı ile kocamandır.
ele ele tutuşmuş bazı dağlar çok uzaktaki bir güneş sisteminin müziği ile yere çökmektediler....
henüz zaman icat edilmemiştir, her şey bir andadır...
düş gören koca bir okyanus henüz uykuya yatmamış,kendi düşünün kıpırtıları içinde yok olmamıştır, ayaktadır, devasa balinalardan kanatlarıyla mars ile dünya arasında mekik dokumaktadır.

bazen biri 
bir anlığına 
elinin altında 
o anın içinde yankılanan tüm anların içinden geçen bir kedinin sırtını okşar.

...sonra geçer...

00:01
witching hour in golgotha


"tanrım....beni neden terk ettin."







Hiç yorum yok: