12 Şubat 2008 Salı

uyku, ipod, yatak, yastık...


...uyku, i_pod, yatak, yastık...
uyku, kendinin kendini karanlıkta kuytuya çekip
çakı çektiği yer...
soundtrackı hazırlayıp uzanıyorsun...
rüyamızda gördüğümüz herkes esasında kendimizsek
e be gülüm bu ne mazoşizm her gece...
sanırım küçük burjuva laneti, psiko analitik
fizik olarak biraz daha geometrik diyelim...
herrrşey birşşşeyi anımsatabilme riskine sahip...
KAÇ İMGE GELİYOR KAÇ KAÇ KAÇ....
aynı anda hem sanatsal hem kişisel ve hem de pornografik olmayı başarabilen arkadaşlar işe alınacaklar...!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
bastırılmamış bir yeri kalmamış ki ,
bozulmuş olmayana kişilik verilmiyor....
tanımlarımızın çoğu sakatlıklarımız,
azınlık kısımlarımız,
depresyonlarımız
üzerinden yapılıyorsa...
uyku ile igili bir işse...
komayı hatırlatan kıvamda biraz daha ağdalı biraz daha salya mevcut...
hıms

*yastık ısırmanın gay sekste pasif olana ait bir deyim olduğunu öğrenince gülümsedi....
notlar:
tüm bedenin "kafanın" bir uzantısı haline gelmesi...
ağırlık merkezinin ağırlıksız düşüncelere kayması...
kafanın en ağır olduğu "uyku"nun hali...
sayıklamanın tam olarak trajik olamayan ama inatla dramatikleştirilen komedisi sesten çok beden veriyor...data....
şimdi yere düşmüş bir beden diil olay, olayın suyunu çıkarmayalım
olay...yerden hiiiiiç kalkmamış olan beden..."düşmüş" dersek şimdi "neden düştü, kim düşürdü, niye düştü, kalkaBİLECEK Mİ, yapaBİLECEK Mİ..." soruları oluşu hikayeleştirecek yok olmaz....
ortada bir hikaye yok henüz
başta bir oluş = süreç
süreç içinde de sonuçlanmayan
ama her saniye bir şey "olan" bir "oluş" var
yani olgu yok
hikayelerin olguları var
bu olgusuz
oluş...
şimdi köpekleşmeye başlayabiliriz...
ama her "an" başkasının "köpeği" başka bir "köpek"
sahnede bir it sürüsü ama tek kişi...


1 yorum:

sifir dedi ki...

hehe anlaşılan çok ama çok güzel havlamalar yolda ... ama kimseye değil, sadece havaya havaya
hav hav hav.